Günümüzde insan ilişkileri, sosyal medya ve dijital iletişim araçlarının etkisiyle değişime uğradı. Onay aramak, sadece bireysel bir ihtiyaç değil, aynı zamanda toplumsal bir olgudur. İnsanlar, çevrelerinden olumlu geri dönüşler almak için sık sık başkalarının onayına ihtiyaç duyarlar. Bu durum, bireylerin kendilik algısı, sosyal yaşamları ve psikolojileri üzerinde derin etkilere sahip olabilir. İşte bu yazıda, ''İçimizdeki toplumun sesleri...'' başlığı altında onay aramanın çeşitli boyutlarını ve toplumsal etkilerini derinlemesine inceleyeceğiz.
Onay aramak, insanın içsel motivasyonlarından kaynaklanır. Bireyler, sosyal bir varlık olmalarının getirdiği doğal bir ihtiyaçla, başkalarından onay almak ister. Bu durum, kendini değersiz veya yetersiz hissetme korkusunun bir yansımasıdır. Çoğu insan, çevresindekilerin düşüncelerine göre şekillenir, kendilerini bu düşüncelere ve tepkilere göre tanımlar. Özellikle genç bireyler, sosyal medyadaki etkileşimler yoluyla kendilerine dair bir kimlik oluşturma çabasındadır. Beğeniler, paylaşımlar ve yorumlar, bir tür onay mekanizması haline gelmiştir.
Ancak bu onay ihtiyacı, bireylerin psikolojik sağlığı üzerindeki etkileri bir paradoks oluşturabilir: Aşırı onay arayışı, anksiyete, depresyon gibi ruhsal sorunlara yol açabilir. İnsanlar, sürekli olarak diğerlerinin beğenmesini sağlamak için kendilerini değiştirme eğiliminde olurlar. Bu durum, gerçek benliklerinden uzaklaşmalarına neden olabilir. Yani onay aramak, bazı anlarda faydalı bir motivasyon kaynağı iken, diğer taraftan zararlı bir bağımlılığa dönüşebilir.
Sosyal medya, onay aramanın en etkili platformlarından biridir. Kullanıcılar, paylaşımlarında alacakları beğeni sayısıyla kendilerini başarılı veya başarısız olarak değerlendirebilirler. Bu durum, genç nesil üzerinde büyük bir baskı oluşturmakta ve sosyal kimliklerini inşa etme çabalarını olumsuz yönde etkilemektedir. Her gönderi sonrası alınan geri dönüşler, bireyin duygusal durumunu doğrudan etkileyebilir. Bu da bir yandan bireyleri birbirine yaklaştırırken, diğer yandan kıskançlık ve rekabet duygularını tetikleyebilir.
Bireylerin sosyal medyadaki onay arayışı, kendilerine dair gerçekçi bir algıya sahip olmalarını zorlaştırır. Onay almak için herkesin beğenisine hitap etmeye çalışan bireyler, kendi öz değerlerini kaybetmeye meyilli hale gelir. Gerçek hayatta da onay arama döngüsü kısır bir döngü hâline gelir. Bu kısır döngü, sosyal ilişkilerin kalitesini düşürebilir ve toplumsal uyumun bozulmasına neden olabilir. Zira insanlar, birbirlerini başkaları aracılığıyla değerlendirmeye meyilli olurlar, bu da bir grup içinde sosyal baskı yaratır.
Onay aramanın olumsuz etkilerinden kaçınmak ve sağlıklı bir birey olabilmek için ardından atılması gereken adımlar vardır. Öncelikle, bireylerin kendilerini tanıması ve kabul etmesi önemlidir. Kendi değerlerini ve kimliğini bulmak, başkalarının onayına bağlı kalmamak adına kritik bir aşamadır. Bireylerin sahip olduğu potansiyeli keşfetmeleri ve bunun peşinden gitmeleri, dışsal onay arayışını azaltabilir. Kendine güven, sosyal kimlik üzerinde büyük bir etkendir ve bireylerin içsel motivasyonlarını artırır.
Ayrıca, sosyal medyadaki içerikleri eleştirel bir gözle değerlendirmek de önemlidir. Beğeni sayıları veya takipçi sayıları yerine, paylaşımların bireylere sağladığı psikolojik tatmin önem kazanmalıdır. Bu bilinçle hareket eden bireyler, sosyal medya etkileşimlerinde daha az stres hissederler ve daha otantik paylaşımlar yapabilirler. Sonuç olarak, onay arama ihtiyacı, sosyal bazı normlarla ilişkili bir olgu olsa da, bireylerin kendi içsel değerlere odaklanarak daha sağlıklı ve dengeli bir hayat sürmeleri mümkündür.
İçimizdeki toplumun seslerini duymak, bireysel hayatta olduğu kadar toplumsal düzeyde de önemlidir. İnsanların birbirini desteklediği, onay arayışının azalacağı bir sosyal yapı oluşturmak, toplumun duygusal sağlığı için kritik bir adımdır. Unutulmamalıdır ki, gerçek özgürlük ve mutluluk, kişinin kendi öz değerlere sahip çıkması ile mümkündür. Bu noktada toplum içerisindeki seslerin, bireylerin onay arayışından doğan baskıyı azaltması gerektiği bir gerçektir.