Hızla gelişen tıbbın belli hastalıkları tanımlamadaki zafiyetleri, ne yazık ki bazı trajedilere yol açabiliyor. İşte bu hikaye de bunlardan biri: 29 yaşındaki Leyla, uzun süredir hissettiği yorgunluk, umutsuzluk ve genel bitkinlik hissi nedeniyle doktora başvurdu. Doktorları tarafından depresyon teşhisi konulan genç kadın, bu durumu psikolojik bir sorun olarak görerek tedavi sürecine başladı. Ancak aylar sonra kendisinde bir şeylerin yanlış olduğunu hissetti. Gerçek, onu bekleyen bir kabusun içindeydi. İlgili muayeneler sonucunda Leyla'ya beyin tümörü teşhisi kondu, fakat bu teşhisin çok geç olduğunu öğrenince trajik bir sona doğru hızla yol aldı.
Beyin tümörleri, birçok farklı türde ve belirtilerle karşımıza çıkabilen ciddi sağlık sorunlarıdır. Bu tür hastalıkların belirtileri genellikle sinsi bir şekilde ortaya çıkabilir ki bazı hastalar bu belirtileri genel yorgunluk, baş ağrısı veya kaygı durumu ile karıştırarak diğer hastalıklarla alakasız bir biçimde değerlendirebilir. Leyla’nın yaşadığı durum, kanserin bu sinsi yüzünü gözler önüne seriyor. Beyin tümörleri, bazen psikolojik sorunlar ile karıştırılabilmekte ve bu da hastaların doğru tedavi ile zamanında buluşmasını engelleyebilmektedir. Ne yazık ki Leyla'nın durumunda olduğu gibi, bu yanlış tanılar hastaların yaşamını tehdit edebilmektedir.
Hasta vatandaşlar bazen kendilerini çaresiz hissederek doktorların koyduğu tanılara tamamen güvenebilmekte. Ancak bu hikaye, modern tıbbın bile bazen ne kadar yanılabileceğini gözler önüne sermekte. Hasta ve doktor arasında güçlü bir iletişim kurulması gerektiği, daha fazla muayene ve test yapılması gerektiği aşikardır. Leyla, teşhis konulan ilk haftalarda farklı belirtiler göstermeye başladı; bunun yanı sıra kafasında devam eden ve alevlenen ağrıları ile depresyon belirtileri arasında belirgin bir kopma hissetmedi. Bu nedenle daha fazla test talep etmemişti. Ama trajedi, doğru zamanda yapılacak bir detaylı muayene ile önlenebilirdi. Eğer hastalar, genel sağlık durumları ve değişiklikleri hakkında daha fazla bilgi sahibi olursa; acil durumlar karşısında ne yapılması gerektiğini bilmiş olurlardı.
Sonuç olarak, Leyla'nın hikayesi birçok ders içermektedir. Doğru tanı almak, sağlık hizmetlerinin en kritik noktalarından biridir. Belirtiler arasındaki kopuklukları göz ardı etmeden, her zaman bir uzmana danışmak büyük bir önem taşımaktadır. Beyin tümörleri gibi yaşamı tehdit eden hastalıklarla ilgili daha farkındalık yaratılmalı ve toplum bu konularda eğitilmelidir. Aksi takdirde, başka Leylaların hayatları kaybolmaya devam edecek.